Aşamadığımız Kompleksler ve Kadın Erkek Eşitliği

Bir süredir aklımdaki bir düşünceyi paylaşmak istiyorum.

Sosyoloji’nin en özündeki konulardan bir tanesi eşitlik‘tir. Eşitlik konusunun en merkezinde ise tek bir düşünce yatar.

“Farklılık kavramı ile eşitlik kavramı birbirinden ayrıdır.”

Bir kamyon yük boşaltılacaksa, kadın ve erkek eşit ağırlık taşısın demek adaletli değil, adaletsizdir. Çünkü kadın ve erkeğin fiziksel farklılığı sebebi ile taşıma kapasiteleri de farklıdır. Bilimsel olarak desteklenmiştir, hormon seviyeleri, kas oluşumunu sağlayan hücreler, kemik ve kas anatomisi bunun hepsini net olarak gösterir.

Yani kadın ve erkek birbirinden farklıdır. Örneğin kadınların maksimum güç kaldırma kapasiteleri daha düşüktür ancak kasları uzun süre ağırlık taşımaya erkeklerden daha dayanıklıdır, acı eşikleri de daha yüksektir.  Yine kadınların vücut ısı regülasyonu erkeklerden daha farklıdır. Uzuvlardaki kan dolaşımı daha azdır, bu yüzden el ve ayakları daha sıklıkla üşür ancak merkez bölgelerdeki kan dolaşımları daha iyidir. Bu sebeple doğada benzer fiziksel özelliklere sahip bir erkeğin hipotermiden ölme ihtimali daha yüksektir.

Özetle farklıyız. Sadece fiziksel olarak değil, hormonel ve zihinsel olarak da farklıyız. Farklı ihtiyaçlar ve dürtüler taşıyoruz.

Sosyoloji’de, eşitlik ise, toplumun değer yargıları (ve korkuları, kompleksleri) ile oluşturduğu bir tür elek olarak tanımlanır. Yani erkek üçgen, kadın kare olabilir. Biri ötekinden daha iyi veya kötü değildir, ama farklıdırlar.

Toplumsal değer sistemi ise sadece üçgenlerin geçebildiği bir “elek” olarak işler. Bu elekten geçenleri iyi, geçmeyenleri yetersiz, eksik veya “fazla köşeli” olarak konumlandırır.

Bugünün Türkiye’sine baktığımızda biz hangi toplumsal elekleri yüceltiyoruz? Kendi hayata bakışımızda bizim eleklerimiz neler? Hangi sorulara verilmiş hazır cevaplarımız var ve tekrar sormaya korkuyoruz? Ellerini arkadan bağlamış ve elinde tespih sallayan bir kadın arkasından sıra sıra takip eden üç kadn görsek neden şaşırırız?

Bu soruları daha çok sormak, en doğru başlangıç.

Kadın İstihdam Oranları’na ilişkin Nurdan Akalın Terazi’nin Kadın İstihdam, anlatmak istediğim bazı noktaları çok doğru örnekliyor.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.