Uzaktan Eğitim Nedir? (Yüzyüze’nin Yeri Dolar mı?)

Uzaktan Eğitim Kavramı: Yeni mi?

Uzaktan Eğitim tabirini uzun zamandır duyuyorum. En başından, Uzaktan Eğitim denildiğinde kasıt edilenin ne olduğunu netleştirelim. Arama sonuçlarında en üst sıradan çıkan tanımda şu şekilde açıklamışlar: “Uzaktan eğitim, fiziksel olarak öğrencilerin bulundukları yerlerde olmasını gerektirmeksizin, teknolojinin imkânlarından yararlanılarak, öğrenci ve öğretmenlerin bir internet ortamında eşzamanlı ya da eşzamanlı olmadan değişik şekillerde ders işledikleri, planlı bir öğretim şeklidir. ” (Kaynak) İlginç bulduğum nokta, uzaktan eğitim denilen şeyin yeni bir kavram olmadığı. Gerçekten de tarihte “öğrenciler” ve “öğretmenler” birbirleri ile aynı nokta da olmadan da bilgi alışverişinde bulunmuşlar. Tabi ki bunun için aracılar, mektuplar vesaire kullanılmış.

Bugün bambaşka bir gerçeklik yaşıyoruz.Uzaktan Eğitim belki her zaman mümkündü, ancak bu kadar yaygın değildi. Bugün ilgi alanınıza, kazanmak istediğiniz mesleki beceriye, kendinizi geliştirmek istediğiniz alana göre kaliteli bir online içerik bulmak zor değil. Tabi ki burada bir dil bariyeri de var. Eğer tüm aramaları sadece Türkçe yapıyorsanız, pastanın gördüğünüz ama dokunamadığınız %95’lik bir dilimi var. İngilizce’ye ana dil gibi hakimiyet, gerçekten de tüm dünyanın kaynaklarını parmak uçlarınıza getirmek demek.

Diyelim ki dil bariyerine aştınız, ilginiz var, enerjiniz var, zamanınız var. Şimdi uzaktan eğitim ile veya uzaktan öğrenme ile Dünya’daki her türlü bilgiyi öğrenebilirsiniz değil mi?

Ne yazık ki değil. Teorik olarak bir bilgiye ulaşabilmekle-o bilgilerden bir öğrenme davranışı çıkartmak arasında fark vardır.

Uzaktan Eğitim

Uzaktan Eğitim: Teori’de Öğrenme – Gerçekte Öğrenme

Teorik olarak gerçekten de karşınızda ortalama bir bilgisayar (hatta akıllı telefon), biraz zaman ve ilginiz varsa herşeyi öğrenebilirsiniz. Madem öyle, neden insanlar sürekli bir şeyler öğrenerek kendilerini geliştirmiyorlar? Neden insanlar telefonda uyduruk oyunları oynayarak Wikipedia sayfası okuyarak geçirdiklerinden daha çok zaman geçiriyorlar? Neden elimize telefonu aldığımızda ilk yaptığımız sosyal medya’yı ve kaç “beğeni” aldığımızı incelemek oluyor?

Bunların hiç biri cevapsız sorular değil. Tüm cevapları da insan doğasında.

1

İlk olarak, öğrenmenin ilk adımı, bilgiyi almaya başlamak hatta bilgiyi araştırmaya başlamak değildir. Öğrenmenin ilk adımı meraktır! Yani uzaktan eğitim için tüm koşullar fazlasıyla yerinde olsa da, merak yoksa öğrenme olmaz. Merak duygusu ise bir yapı, karakter veya mizaç özelliğidir ve insanın çocukluğunda olgunlaşmaya başlar. Dolayısıyla, yeni şeyler öğrenmek noktasındaki merakı sınırlı insan, insanlığın tüm bilgi dağarcığına ulaşabilecek olsa da, bu umrunda olmaz, çünkü merak etmez. Diğer nokta ise, merak, bir şeyler bilmeyi gerektirir. Bir konuda hiç bilgisi olmayan ya da yok denecek derecede az bilgisi olan insan fazla merak duymaz, çünkü ne bilmediğini (ne kadar çok bilmediğini) bilmez.

2

İkincisi, öğrenme sosyal bir deneyimdir! Yani bireysel, tek başınıza, yalnızca yapılan bir şey değildir. Bir konuya arkadaşlarınızın çok ilgi duyduğunu ve sürekli o konu hakkında konuştuğunu düşünün. Hemen o konuyla ilgili öğrenebileceğiniz ne varsa yalayıp yutarsınız. Böyle bir senaryoda öğrenme tam anlamıyla sosyal bir deneyimdir, çünkü o konu hakkında bilgi sahibi olmak, o gruba dahil olmanınz ve sosyal kabulün bir parçasıdır. İşte bu “sosyal kabül” insanda var olan motivasyonların en büyüğüdür. Bu motivasyonu yaşayan kişi, (ister çocuk, ister yetişkin farketmez) daha önce 10 dakika uğraşmaktan sıkıldığı bir konuda saatler harcayıp, detaylar içinde kaybolabilir, ve hatta, bunu yaparken büyük zevk alabilir.

Yani bir şeyi “teoride” öğrenebilecek olmakla “gerçekten” öğrenebilecek olmak arasında büyük fark vardır. Teoride öğrenme için gerekli unsurlar bilgiyi veren-bilgiyi alan-bilgi transferi için gerekli olan arayüz üçlüsüdür. Gerçekten öğrenme için ise insanların motivasyonlarını, sosyal öğrenme deneyimlerini ve merak duygularını inceleyerek cevap vermek gerekir.

Uzaktan Eğitim: Yüzyüze’nin Yerini Tutar mı?

Şu ana kadar incelediklerimize bakarak ana sorumuza dönelim. [bctt tweet=”Asıl soru şu: Uzaktan eğitim, yüzyüze eğitimin yerini tutar mı?” username=”ozandagdeviren”]

Bugün zor, belki ileride.

Bugün zor, çünkü az önce üzerinden geçtiklerimiz çerçevesinden bakarsak Uzaktan Eğitim arayüzleri hala çok teknik, bilgi vermeye odaklı yapılar. Bu yapıların içerisinde, sosyalleşme, merak yaratma, bir grubun, hatta en güzel tabiriyle bir “sınıfın” parçası olmak gibi ihtiyaçların cevabı yok. O yüzden, Uzaktan Eğitim çok önemli bir boşluğu dolduruyor ve iyi ki var, ancak yüzyüzenin yerini doldurmaktan oldukça uzak.

Belki ileride diyorum çünkü, uzaktan öğrenme deneyimini sosyal bir online deneyime dönüştürme çabaları da yok değil. Coursera, Udemy, KhanAcademy gibi uzaktan öğrenme sunan platformların hepsinin bu alanda teşebbüsleri var.

Kendim Udemy’de ikinci dersimi açtım, bu yüzden yakından takip edebiliyorum. Öğrencilerin hem öğretici, hem de birbirleriyle etkileşime geçebilmeleri, soru sorabilmeleri, Quiz’ler yapabilmeleri için birçok teşebbüs var. Yine de bu çabalara tam “pişmiş” değil. Gidecek yok hala var.

Sonuç

Özetle, Uzaktan Eğitim kavramı yen değil ama bugünün teknolojik altyapısıyla yaygınlaşmış durumda. Eskiden (eskinin teknolojisiyle) Uzaktan Eğitim yüzyüze eğitimin yerini tutar mı sorusu saçma bir soruyken, bugün bu soruyu ciddi ciddi sorabilecek noktadayız. Verdiğimiz cevap “hayır, henüz değil” olsa bile, bir bakarsınız, bu soruyu ileriki bir gelecekte tekrar sorduğumuzda “evet,” deriz.